ÖZGÜR İRADE
- opkolektif
- 5 Şub
- 2 dakikada okunur
Özgür irade… Birçoğumuzun hayatında kritik öneme sahip olduğuna inandığı, aldığımız kararların temelini oluşturan bir kavram. Ama gerçekte, bu kavram ne kadar belirleyici? Birçok yüzyıl boyunca, insanlar özgür iradeyi kararlarımızı belirleyen, tamamen bizim kontrolümüzde olan bir güç olarak görmüştür. Ancak, 19. yüzyılın sonlarına doğru Freud'un insan zihnine dair geliştirdiği topografik model ile birlikte, bu görüş ciddi şekilde sorgulanmaya başladı.
Freud’un Devrimi: Bilinçli ve Bilinçsiz Zihin
Freud, modern psikolojinin temellerini atan isimlerden biridir. O zamana kadar, insanların özgür irade ile hareket ettikleri ve bilinçli kararlar verdikleri düşünülüyordu. Ancak Freud, insan zihninin sadece bilinçli bir kısmından ibaret olmadığını, daha derinlerde, kişinin farkında bile olmadığı bir "bilinçdışı" olduğunu öne sürdü. Bu, bir devrim niteliğindeydi.
Freud’a göre, bilinçli zihnimiz yalnızca dış dünyaya dair algılarımızın ve kararlarımızın küçük bir kısmını kontrol ederken, çok daha büyük bir kısmı bilinçdışına aitti. Bilinçdışı, bize fark ettirmeden davranışlarımızı, düşüncelerimizi ve kararlarımızı etkilerdi. Kısacası, içsel dünyamızda yaşanan bir tür “karanlık alan” vardı ve bu alan, insanın davranışlarını şekillendiriyordu.

Özgür İrade ve Bilinçdışının Etkisi
Freud’un bu düşüncesi, özgür irade kavramını büyük ölçüde sarsmıştır. Zira, bir insan kendi zihnindeki bilinçdışı süreçleri ve etkilerini kontrol edemezken, nasıl özgür iradesinden bahsedebiliriz? İnsanlar, kendi bilinçli düşünce ve kararlarını alırken bile, bu kararların altında yatan bilinçdışı dürtüler, bastırılmış istekler veya travmalar olabilir. Yani, aslında özgür irade dediğimiz şey, çoğu zaman bilinçdışının bir oyunu olabilir.
İnsanın Kendisini Tanıması
Freud’un önerdiği şeylerden biri de, bir insanın kendisini tam anlamıyla tanıyamayacağıydı. Birçok davranışımız, duygu ve düşüncemiz, bizim kendi bilinçli akıl yürütme kapasitemizden bağımsız şekilde şekillenir. İnsanlar, kendi içsel dünyalarındaki bu gizli etkilerin farkında bile olmayabilirler. Peki, böyle bir durumda özgür irade gerçekten var mıdır? Eğer bilinçdışı süreçler sürekli olarak kararlarımızı etkiliyorsa, o zaman özgür iradeden ne kadar söz edebiliriz?
Sonuç: Özgür İrade ve Bilinçdışı Arasındaki İlişki
Bu sorular, modern psikolojinin ve felsefenin hala tartıştığı meseleler arasında yer alıyor. Özgür iradenin varlığını savunanlar, insanın bilinçli düşüncelerinin ve seçimlerinin önemli olduğunu vurgulasalar da, Freud’un ortaya koyduğu bilinçdışı gerçekliği bu görüşü ciddi şekilde sorgulamaktadır.
Birçok filozof ve psikolog, insanın özgür iradesinin, bilinçli ve bilinçdışı süreçlerin birleşimi olduğuna inanıyor. Yani, aslında özgür irade, yalnızca dış dünyaya ve sosyal koşullara karşı gösterdiğimiz tepkiyle değil, aynı zamanda bilinçdışımızın içsel dürtüleriyle de şekilleniyor.
Özetle, özgür irademizin ne kadar belirleyici olduğunu anlamak için zihnimizin derinliklerine inmek gerekebilir. Belki de özgür irade, yalnızca bilinçli seçimlerimizden ibaret değildir; aynı zamanda bilinçdışının biz farkına varmadan yönlendirdiği bir yolculuktur.
Commentaires