TOPLUMSAL BAĞLARA İHTİYACIMIZ VAR

İhtiyaç duymak, bir bireyin sosyal bağlara sahip olma isteği ve bu ilişkilerden duyduğu tatmin anlamına gelir. İnsan, doğası gereği toplumsal bir varlıktır ve yaşamını sürdürebilmek için çevresiyle bağlantılar kurma gereksinimi duyar. İlişkilerden alınan destek, aidiyet hissi, güven ve sevgi görmek gibi duygusal gereksinimler, bireyin sağlıklı bir şekilde varlık göstermesi için oldukça önemlidir. Bu tür sağlıklı bağlar, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik ihtiyaçları da karşılar. İnsanlar arası ilişkiler, bireyin kendi benliğini tanımasına, içsel huzurunu bulmasına ve duygusal dengeye kavuşmasına yardımcı olur.

Toplum Bağları

Freud’un kuramında ise insan, doğumdan itibaren temel güven duygusunu inşa etmek için başkalarına bağımlıdır. Bu dönemde, birey çevresindeki yetişkinlerden, özellikle de annesinden, sürekli bir bakım ve ilgi bekler. Bu bağımlılık, güvenli bağlanma teorisinin temelini oluşturur. Ancak, Freud’a göre, birey gelişim süreci içinde zamanla bağımlılığını azaltmalı ve kendi başına var olabilme becerisini kazanmalıdır. Yetişkinliğe geçişle birlikte, sağlıklı bir birey, başkalarına duyduğu duygusal bağımlılığı minimuma indirerek, kendi içsel kaynaklarını ve güçlerini keşfetmeli ve bunlarla ayakta durabilme yeteneğini geliştirmelidir.

Bu ikilem, bireyin toplumsal bağlar kurma ihtiyacı ile bağımsızlık arzusu arasında bir denge kurmayı zorlaştırabilir. Toplumsal bağlar kurmak, bir kişinin ruhsal gelişimi ve kişisel tatmini için çok önemli olsa da, psikanalitik açıdan, bu bağlara “muhtaçlık” düzeyinde bağımlı olmak, bireyin kendi içsel bütünlüğünü ve öz kimliğini oluşturamaması anlamına gelebilir. Bu durum, bireyin bir tür içsel boşluk duygusu hissetmesine yol açabilir ve yaşamının çeşitli alanlarında kendisini eksik, kaybolmuş veya yetersiz hissedebilir.

Sonuç olarak, sağlıklı toplumsal bağlar kurmak, bir insanın kendini değerli ve anlamlı hissetmesini sağlar, ancak bu bağlar, kişinin içsel gücünü ve bağımsızlığını geliştirmesini engellememelidir. Aksi takdirde, birey, sağlıklı ilişkiler yerine, sürekli bir "bağımlılık" arayışına girebilir. Bu durum ise, kişinin kişisel gelişimini ve ruhsal iyilik halini olumsuz yönde etkileyebilir.