top of page

TERAPİ ODASINDA NELER OLUYOR?

  • Yazarın fotoğrafı: opkolektif
    opkolektif
  • 20 Ara 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 23 Ara 2024

Su üzerinde yüzen kişi, terapi ve ruh sağlığı karalaması.
Su üzerinde yüzen kişi, terapi ve ruh sağlığı karalaması.

Bu hayata atılmış, var olmak ve olamamak arasında gidip geldiğimiz bu yolculukta, bizi biz yapan şeylerin bütünü, yaşamla ölüm arasında sürüp giden diyalektik bir süreçtir. Bu yolculuk, en uzunu belki de, kendimizden kendimize giderken, öteki ile aramızda var olan sapmaların, bizi biz yapan yönlerin keşfiyle şekillenir. Ve bir başkasının tanıklığında, hikayemizdeki herkesin var olduğu yer, aslında terapiydi. Yaşam gibi, terapi de yolun kendisiydi; bu yol, sadece varlıkla değil, varlıkla yokluk arasında gidip gelen bir hallerin toplamıdır.


Peki, ya ötekiler? Onlar bu yolculuğun neresindedir? Biz miydik onların rağmeni, yoksa onlar mıydı bize rağmen yola tutunmaya çalışanlar? Bu soruların yanıtları, yolculuğun özüdür. Belki de bu odada, asıl bilinmeyen, “rağmenlerimiz” dir. Bizi harekete geçiren, duygularımızı tetikleyen, kendimizi bulmamıza engel olan tüm o hallerin, hepsi “rağmen”le ilgilidir. Aktarımlarımız, duygulanımlarımız, tetikleyenlerimiz ve hepsine rağmen, bizim hikayemiz… Her birimizin hikayesi, bir başkasıyla kesişirken, aslında o kesişim noktaları da bir tür “rağmen”in izleridir.


Biz, o yüzden “rağmenlerinizi” anlamaya ve bu yolda, sizin “rağmenlerinize” tanıklık etmeye varız. Terapi odası da tam olarak bunun için var: Mağaralara gömdüğümüz, bilinçaltımıza ittiğimiz o “rağmenlerimizi” bulup, kendimize rağmen bir tanıklık eşliğinde onlarla bir odada kalabilmek… O gürültü ve karmaşa içinde, sonunda kendi sesimizi duyabilmek. Kendi melodisinde dans etmesine izin vermek benliğimizin. İşte o zaman, hayat en baştan bize ait bir melodi olmaz mı?


Bütün bu yolculuğun, her bir ayrıntısının farkında olarak, ayrık otlarının arasında bile olabilmeyi göze alarak, kendi bahçemizin sahibi olabilmek gibi… Belki de bu yüzden, hep bir ağızdan haykırırız Sertap’ın şarkısını: “Ama yoksa bahçemin eski şanı, sebebi koparılan çiçekler.” Çünkü o bahçe, sizin bahçenizdir. Bahçenize izinsiz girip çiçeklerinizi koparanlara rağmen, o bahçede var olmaya devam edebilmek… İşte bu, hayatın bir anlamıdır. O bahçenin tanıklığında var olmak, kendi hayatınızın, kendi melodinizin sahibi olmak dileğiyle.

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Bu site Nope Dijital Tarafından Tasarlanmıştır.

bottom of page