SARTRE AÇISINDAN ÖZGÜRLÜK
- opkolektif
- 17 Oca
- 2 dakikada okunur

Jean-Paul Sartre’ın varoluşçu felsefesi, bireyin varoluşu ve başkalarıyla olan ilişkilerinin karmaşıklığını derinlemesine inceler. Sartre, "Varolmak Özgür Olmaktır" ilkesi çerçevesinde, insanın kendi varoluşuna anlam kazandırırken karşılaştığı “Öteki” kavramına özel bir vurgu yapar. Öteki, Sartre’da yalnızca toplumsal bir unsur değil, aynı zamanda bireyin kendi bilincinin şekillenişinde kritik bir rol oynayan felsefi bir meseledir. Öteki’nin bizi gözlemlediğini hissettiğimizde, kendi varoluşumuzun kontrolünü bir anlığına yitirir ve başkasının nesnesi haline geliriz.
Sartre’ın anahtar metaforu, örneğin ötekinin etkilerini ve bizim ötekiyle olan ilişkimizi çok güzel özetler. Anahtar metaforunda; aldığınız otelde odanıza doğru ilerlerken, başka bir odadan sesler duyup anahtar deliğinden baktığınızı hayal edin. Tam o sırada arkanızdan bir ses gelir ve birinin sizi gördüğünü hissedip hızla odanıza doğru uzaklaşırsınız. Bir an için arkanıza baktığınızda ise kimse yoktur; duyduğunuz ses, sadece bir tahta gıcırtısıydı. Bu durumda, anahtar deliğinden bakma eylemimizdeki kontrol ve yorumlama özgürlüğümüzü kaybederiz. Öteki’nin bakışı (ötekinin varlığı olmasa bile sadece varlığını düşünmemiz), eylemimizi başka bir çerçeveden yeniden tanımlar.
Bu bağlamda Sartre, başkasının varlığının birey üzerindeki etkisini bir "sınırlama" olarak yorumlar. Ancak, Öteki’nin bizi nesneleştirmesini salt bir sınırlama olarak görmeyiz. Aynı zamanda, Öteki’yle ilişkilerimiz özgürlüğümüzü fark etmemizi sağlar. Sartre, “Öteki cehennemdir” sözüyle öne çıkan bir paradoksa dikkat çeker. Bu söz, başkalarıyla olan ilişkilerimizin karmaşıklığını ve kimi zaman çatışmalı yapısını ifade ederken, başkasının varlığının özünde bizim özgürlüğümüzü hatırlattığını da ima eder. Birey olarak, Öteki’nin bizim hakkımızdaki görüşlerini kabullenmek ya da bu görüşlere meydan okumak konusunda özgürüz.
Bu noktada sorumluluğun da altını çizmek gerekir: Özgürlük, mutlak olduğu kadar korkutucudur; çünkü birey, her durumda kendi seçimlerinin ve başkalarıyla olan ilişkilerinin sorumluluğunu üstlenmek zorundadır. Bu zorunluluk yerine getirilmediğinde, ilişkilerde kırılmalar, kurgular ve bireysel yalnızlıklar gibi birçok sorun meydana gelebilir. Yani, özgür bir varoluş için, Öteki’nin özgür varoluşunu kabul etmek ve seçimlerimizin sorumluluklarını almakla mümkün olabilir.
Comments