top of page

KADIN NE DEMEKTİR

  • Yazarın fotoğrafı: opkolektif
    opkolektif
  • 23 Ara 2024
  • 2 dakikada okunur

Oturan Kadın Model by Vilhelm Lundstrom
Oturan Kadın Model by Vilhelm Lundstrom

Bu soruya verilebilecek pek çok cevap vardır, ancak bu cevapların büyük bir kısmı, tarihsel olarak erkek egemen toplumların inşa ettiği normlar, ideolojiler ve değerler doğrultusunda şekillenmiştir. Gerçekten de, kadının ne olduğunu tanımlamaya çalışırken çoğu zaman patriyarkal yapının etkisi altında kalıyoruz. Simon de Beauvoir, kadın olmanın tanımının erkekle karşılaştırmalı bir şekilde yapıldığını ve patriyarka tarafından üzerine sayısız mitin inşa edildiğini savunur. Kadın, erkek karşısında "öteki" olarak var olmuştur; bu, onun yalnızca bir yansımasıdır, kendi varoluşunu bağımsız bir şekilde tanımlama hakkından yoksundur.


Beauvoir'a göre, kadınlar için üretilen edebi ve toplumsal imgeler, onları belirli kalıplara hapsetmiştir. Kadın ne demektir sorusunun cevabı saf, masum, ve anne olarak tanımlanırken aynı zamanda arzu edilen, seksi, ve boyun eğen bir figür olarak da şekillendirilmiştir. Bu çift kutuplu tanımlamalarla, kadınlar sürekli bir çelişki içinde kalmaya zorlanmış, bu ikilik onların kendilerini ve kimliklerini tam anlamıyla geliştirmelerini engellemiştir. Bir yanda anne olmanın mükemmelliği vurgulanırken, diğer yanda cazibesiyle erkeği cezbetmeye çalışan bir figür olma zorunluluğu onlara dayatılmıştır. Böylece, kadınlar hiçbir zaman tam anlamıyla özne olamamış, sürekli olarak başkalarının tanımladığı sınırlar içinde var olmuşlardır. Kendilerini tanımlama, arzularını keşfetme ve kendi kültür ve değerlerini oluşturma fırsatından yoksun kalmışlardır.


Kadınların bu durumu, diğer ezilen topluluklardan farklı bir biçimde daha derin bir şekilde yaşanmıştır. Çünkü kadınların ezilmesi sadece fiziksel ya da sosyal bir zorlama değil, aynı zamanda toplumsal kimliklerinin ve varlıklarının sürekli olarak dışlanması, aşağılanması ve silinmesi anlamına gelmektedir. Beauvoir, kadınların bu eşitsizlikten kurtulabilmeleri için öncelikle özneleşmeleri gerektiğini belirtir. Yani kadınların, toplumun onlara atfettiği pasif ve ikincil rolü reddederek kendi kimliklerini, isteklerini, arzularını ve ideallerini bağımsız bir şekilde inşa etmeleri gerekir. Ancak yalnızca bu şekilde, özgürleşebilir ve varlıklarını kendi deneyimlerine dayanarak tanımlayabilirler.


Kadınların özneleşmesi, bir bütün olarak toplum için de önemli bir adımdır. Kadınlar kendi kimliklerini buldukça, bu yalnızca kendilerine değil, tüm topluma özgürlük alanı yaratacak bir dönüşüm anlamına gelir. Çünkü özgürlük, sadece bireysel bir kavram değildir; özgürlüğü talep etmek, başkalarının özgürlüğünü de talep etmek demektir. Kadınlar kendilerini özgür kılabildiklerinde, bu süreç tüm toplumun özgürlüğü için de bir başlangıç olabilir. Bu nedenle, kadınların özneleşmesi ve kendi kimliklerini inşa etmeleri, sadece onların değil, herkesin daha adil ve eşit bir dünyada var olabilmesi için kritik bir adımdır. Özgürlüğün ve eşitliğin talep edilmesi, yalnızca bireysel değil, kolektif bir sorumluluktur.


Sonuç olarak, kadının ne olduğuna dair kalıplaşmış tanımlar, toplumların tarihsel olarak oluşturdukları eril normlardan beslenir. Beauvoir, bu tanımların ötesine geçmeyi ve kadınları öteki olarak tanımlamaktan çıkarak, kendilerini özgürce tanımlamaya çağırır. Kadınların özneleşmesi, hem onların hem de tüm toplumsal yapıların özgürleşmesi için temel bir adımdır. Bu özgürlük mücadelesi, her kadının kendi kimliğini bulma süreciyle başlayıp, tüm toplumu kapsayan bir değişim için zemin hazırlar.

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Bu site Nope Dijital Tarafından Tasarlanmıştır.

bottom of page