ARZUNA SAHİP ÇIK
- opkolektif
- 17 Ara 2024
- 1 dakikada okunur

Lacan’ın arzuna sahip çık ifadesi, bireyin kendi özgün arzularını tanıması, bu arzulara dürüstçe yaklaşması ve onları gerçekleştirme cesaretini göstermesi gerektiğini vurgular. Bu, sadece arzuların farkında olmakla kalmayıp, aynı zamanda onları dışsal baskılardan bağımsız bir şekilde kabul etmek ve hayatına entegre etmek anlamına gelir. Ancak, toplumun dayattığı sosyal normlar, kültürel baskılar ve aile yapıları, bireylerin çoğu zaman kendi arzularını bastırmalarına yol açar. İnsanlar, genellikle başkalarının beklentilerine göre yaşar ve kendi içsel isteklerini göz ardı ederler.
Lacan’a göre, bu baskılar bireyin kendisini, toplumsal rollerin ve "öteki" nin beklentilerine uyum sağlama çabasıyla sınırlandırmasına neden olur. Buradaki "öteki" kavramı, bireyin kendisini özdeşleştirdiği, toplumsal ve kültürel açıdan şekillenen bir başka kişi ya da yapıyı ifade eder. Ancak, birey bu "öteki"nin isteklerine göre yaşamaya devam ettikçe, kendi özgün kimliğini inkâr eder ve kendisini bir nevi kaybeder. Yani, toplumun ve çevrenin beklentilerine aşırı uyum sağlamak, bireyin özgürlüğünü ve özünü yitirmesine yol açar.
Bu noktada, Lacan’a göre arzusuna sahip çıkan birey, gerçek özne olarak tanımlanan bireye yaklaşır. Gerçek özne, toplumun dayattığı kimliklerin ötesinde kendi içsel isteklerine, tutkularına ve arzularına sadık kalan, bu arzularını özgürce benimseyen ve yaşantısına dahil eden bir bireydir. Bu kişi, sosyal normlardan ve dışsal baskılardan bağımsız bir şekilde kendi yolunu çizer ve kendi benliğini bulur. Psikanalitik açıdan bakıldığında, arzusuna sahip çıkmak, bireyin özgürlüğüne ve kendini gerçekleştirmesine giden önemli bir adımdır.
Sonuç olarak, Lacan’ın bu ifadesi, bireyi kendi içsel istekleri doğrultusunda hareket etmeye teşvik eder. Toplumun dayatmalarından arınarak, birey özgün benliğini keşfeder ve bu keşif, gerçek anlamda bir özgürleşme sürecinin başlangıcı olur.
:)